Kuzey Tasarımı
Minimal, aydınlık ve zarif çizgileri ile Kuzey tasarımı son yıllarda oldukça revaçta. Hal böyle olunca Stockholm Tasarım Haftası da yılın merakla beklenen etkinliklerinden birisi oluyor. İki önemli fuarın, Stockholm Mobilya Fuarı (Stockholm Furniture Fair) ve Kuzey Aydınlatma Fuarı’nın (Northern Lighting Fair) birlikte düzenlendiği ve bu yıl 2-8 Şubat tarihleri arasında gerçekleşmiş olan 2015 haftasında, minimal çizgileri hareketlendiren sofistike malzeme oyunları dikkat çekiciydi.
Oslolu tasarım ofisi StokkeAustad, renkli tekstil ürünlerini dokulu ve parlak malzemeler ile bir araya getirerek geometrik dokulara sahip akustik paneller tasarladı. Tasarımcılar Jonas Ravlo Stokke ve Øystein Austad ile 130 yaşındaki tekstil üreticisi Gudbrandsdalen Uldvarefabrikk (GU) birlikteliğinde üretilen paneller, tekstil ürünleri ile aynalar, pirinç ve Norveç taşı gibi farklı malzemelerden oluşuyor.
Stokke, tasarımları için “GU’nun ürettiği malzemelerin tümü son derece kaliteli olsa da, bir süre sonra malzeme sizin için tekdüze bir hale gelebiliyor; biz de güçlü renkleri daha parlak ve farklı dokuya sahip malzemelerle birlikte kullanarak bunu kırmayı amaçladık”, sözlerini kullanıyor.
Üç farklı boyutta ve beş farklı desen seçeneğine sahip kompozit paneller, hem zeminde, hem de duvara asılı olarak kullanılabiliyor.
İsveçli tasarımcı Monica Förster, İspanyol Cosentino Group ile iş birliğinde, dış mekânlar için şamdanlar ve tablalar tasarladı. “Ayışığı” (Moonlight) ve “Tablaışığı” (Traylight) isimli ürünler, Stockholm Tasarım Haftası süresince Bianchi Café & Cycle’daki yerleştirmenin bir parçası olarak sergilendi.
Işık ve gölge ile oynama fikrinden yola çıkan tasarımlar için Förster, İskandinavya geleneklerinde mum ışığının önemine değiniyor. “Mum ışığının yumuşaklığını ve yarattığı oyunları yorumlamak istedim ve hem iç, hem de dış mekânlarda kullanıma imkân sunan ürünleri tasarladım”. Koleksiyon, birbiri ile etkileşimli farklı boyut ve biçimde parçalardan oluşuyor, böylece Förster’in deyişi ile “poetik bir his veren, heykelsi kaideler” yaratılmış oluyor. Ayışığı, üç farklı biçime sahip yüzeyleri sayesinde izleyicinin bakış açısına göre biçim değiştiriyor; bu sayede hem hareket algısı, hem de sonsuz varyasyonda ışık oyunları sağlıyor.
Taş malzeme görünümündeki ürünler, aslında kompozit malzemeden üretiliyor; Förster bu sayede hem taşın doğallığını ve sakinliğini, hem de ileri teknoloji ürünü, futuristik bir görünüm sağlayabildiğini belirtiyor.
İsveçli tasarım ofisi Note Design Studio ile Danimarkalı mimarlar Norm Architects, mobilya markası Menu için bir araya gelerek bir masa koleksiyonu hazırladı. Eşleştirilmiş ve birbirine yamanmış hissi veren “Yama” (Patch) koleksiyonundaki masaların mermer tablaları, 35 ile 75 santimetre arasında değişen farklı boyutlarda üretildi.
Koleksiyonun çıkış fikri üzerine, Note Design Studio’dan Krisoffer Fagerstrom, ofislerinin bulunduğu Milano’da bir mekânın mermer döşemesinde durduğu andan söz ediyor. “Zemin, sanki öylece eşleştirilmiş taş parçalarından oluşuyor gibi görünüyordu,” diyor Fagerstrom. “Her biri farklı kalitelere, renklere ve boyutlara sahip mermer parçalar rastgele bir araya gelmişti ve oluşturdukları düzensiz doku, muhteşem bir grafik işe dönüşmüştü”. Ertesi günse, şans eseri Norm Architects ile bir araya gelen tasarımcılar, kendilerini bu döşeme üzerine konuşurken buluyorlar ve ilerleyen sohbet, Menu için tasarlanan koleksiyona evriliyor.
“Mobilya ile evdeki çok amaçlı aksesuarlar arasında bir ürün tasarlamak istedik,” diyor Norm Architects’ten Jonas Bjerre-Poulsen. “Bu yüzden de, tasarım aşamasında ‘mikro-mobilya’ fikri üzerine düşündük. Böylece ortaya, kahve sehpasından yemek masasına farklı işlevler sunan farklı masalardan oluşan bir koleksiyon çıktı”.
Taşın ağırlığı ile çelik ayakların kırılganlığı, yalın tasarım ile mermerin zengin dokusu arasındaki gerilimler, “Yama” masalarda keyifli bir tasarıma dönüşüyor.